Dünya Dışı Varlıklar Tarafından Kaçırılanlar (Abductions)

Uzay Gemisindeki Amelliyat Ve Röntgende Çıkan Cisim,






Kendisini Carmen takma adıyla tanıtan Brezilyalı bir kadın 15 Ekim 1990 Günü “UFO’lar ve “ Kaçırılmalar” Hakkında verilen konferansı dinlemeye gitti Toplantıdan ayrıldıktan sonra 1984 yılında bazı tıbbi kontroller için çektirdiği
kafa tası röntgenlerini hatırladı.

Ancak çekilen bu röntgen filminde kafataının sağ tarafında yer alan dairesel ve metalik bir cisim çok net şekilde görülüyordu..

Mantıksal hiçbir açıklaması olmayan bu cismin başına nasıl yerleştirildiğini ve nler olduğunu anlamak için Carmen UFO araştırmacısı Arismaris Baraldi ile görüştü ve ipnoz seanslarına katılmayı kabul etti ..

Ancak araştırmalar bu kadarlada kalmadı ..Daha sonra çekilen röntgen filmlerinde metal nesnenin kafanın sağ tarafından sol tarafına geçtiği görüldü…

Carmen alay konusu olmamak için yşadığı bu garip deneyimi herkesten saklıyordu 1990 Martı’ndan itibaren bazı telepatik mesajlar almya başladı kendisini Defe adıyla tanıttı Alfa Centauro Sistemine bağlı Centrus Gezegeni’ninden bir uzay gemisinin kaptanı olduğunu söylüyordu ….

Carmen bu mesajlardan sonra akıl sağlığından şüphe etmeye başladı Röntgende çıkan cismi ve kulağına fısıldanan mesajları unutmya çalışsada iletişim öncekinden daha hızlı devam edecekti …

Bir defasında “Defe” adındaki varlık Carmen’in mutfağında maddeleşti bugörüntü karşısında Carmen’in evinde beslediği kedisi ve köpeği adeta felç olmuş gibi kalmışlardı
Olaylar bununlad kalmyacaktı….

Bir başka gün Carmen arabasıyla giderken garip bir gücün etkisiyle arabasıyla birlikte yukarı çekilerek uzay gemisine alındı…

Yapılan ipnoz çalışmaları sonucunda kurulan temasların çok daha eski yıllardan geldiği öğrenildi ..

1976 yılında caremen gemiye alınmış ve burada yapılan ameliyatla beynine yerleştirilen cihaz sayesinde yaşadığı deneyimleri unutması sağlanmıştı cismin diğer görevide Carmen’in zihinsel zihinsel dengesini düzenleyip gelecekteki temaslara hazırlanmasını sağlamaktı Carmen bu ameliyattan hemen sonra “Defe” ve diğer varlıkların kendisine hafifçe dokundukla1rını ve bu sayede havay yükselerek bir ameliyat masasına yatırıldığını hatırlıyordu …

Centrus tan geldiklerini söyleyen varlıklar Carmen’in fiziksel ve ruhsal sağlığının bozulup sarılık başlangıcı nedeniyle Sao Paulo daki bir kliniğe yattığı dönemde onunla ilk temaslarını kurmaya karar vermişlerdi bu dönemde beden ve ruh arasındaki uyum bozulduğundan kaynaklanan gevşeme halinin onun dışarıdan gelecek etkileri alması ve kanal açılması daha kolay olmuştu

Carmen’e kaderini belirlemek için bir şans verildi ona eğer isterse temaslara son verebileceklerini yada devam etmeyi seçerse bunun hayatı boyunca süreceğini açıkladılar …

Carmen devam etmek istediğini söyledi…


Aşağıda Carmen’in çekilen kafatası röntgeni var sözü geçen cisimi kırmızı daire içine aldım ….








Uzay Gemisine Kızlarıyla Birlikte Gitti
7 Ekim 1973 Utah ABD






Pat Roch Uzay Gemisine Kızlarıyla Birlikte Gitti

İstatistikler söz konusu temasların daha çok gecenin geç saatlerinde gerçekleştirildiğini göstermektedir, seçtikleri Dünyalıyı yatağından üzerinde gecelik yada pijamaları varken uzay gemilerineg*türmelerine sıklıkla rastlanmıştır..

Olayın kahramanı bayan Pat Roach bir süre önce eşinden boşanmıştı ve kızlarıyla birlikte yaşıyordu, söz konusu gece evinin salonunda kanepeye uzandı ve uykuya daldı. Ancak saatin gece yarısı on ikiyi vurmasıyla birlikte uyandı.Garip şeyler hissetmişti ama ne olduğundan emin değildi ..

Kızlar eve giren iki uzaylı adamdan söz ettiysede Pat buna inanmak istemedi ve hırsızlardan şüphelendi son zamanlarda komşu evlerinde hırsızlardan şikayetçi olduğunu hatırlaya-ak polisi aradı gelen iki polis memuru çevreyi araştırdılarsada şüpheli bir şey bulamaya-ak geri döndüler…

Aradan 2 yıl geçti ..

Kızlar hala uzaylı adamların geldiğine inanırken Pat olayın basit bir hırsızlık girişimi olduğunda iddalıydı aslında ne yapacağınıda bilmiyordu ve 1975 ilkbaharında “ Sage Dergisi” ne yazmay karar verdi APRO da araştırma müdürü Dr. James A.Harder’in yardımıyla Pat in olayının incelenmesi gerektiğine karar verildi önce kayıp zaman diliminde neler yaşandığını anlayabilmek için ipnozla geriye dönüş çalışması uygulandı……

Doktor Harder hem Pat’i hemde kızlarını ayrı ayrı ipnoza soktu..

Pat Roach ipnoz altında 7 Ekim 1973 gecesi yaşadıklarını anlatmaya başladı gecenin geç saatlerinde ayak ucunda dikkatle kendisine bakan ufak boylu iki kişi tarafından uyandırılmıştı !.... Yabancılar Pat’in üzerine doğru eğilip onu kollarından tutarak ayağa kaldırdıar ….Aynı anda Pat kızlarının başka varlıklarla mücadele ettiğini gördü …Önce hep birlikte havaya yükseldiler daha sonrada sanki uçar gibi evden çıkıp evin hemen yakınında duran bir uzay gemisineg*türüldüler ….

Gemiye bindikten sonra Pat kızlarından ayrı odaya alındı uzun bir masaya yatırılarak önce jinekololik bir muayeneden geçirildi bu arada “Dünya Dışı Varlıklr” Pat’e teknolojilerinin bir bölümünü gösterdiler ve yaşamının geçirmiş olduğu bazı anları yeniden yaşaması için ipnoz uyguladılar …

Pat kızlarını merak ediyordu küçük kızı Debbie Hintli bir kız tarafından yönetilen makineye sokulduğunu söyledi Aynı zamanda Debbie bu makinede tanıdığı bazı komşularınıda görmüştü ama bu komşular hiçbir şey hatırlamıyorlardı…

Büyük kız Bonnie de ipnoza girdiği zaman annesinin yaşadığı deneyimi hatırladı “Dünya Dışı Varlıklar” ın yanında birde insan olduğunu söyledi Aynı adamdan Pat te söz etmişti ..

Ama Pat ve Kızı birbirlerinden haberiz olarak ipnoz deneyiminden geçirildiler buda doğruyu söylediklerinin en önemli kanıtıydı..

Uzaylılar yaklaşık 1,50 m boyundaydı iri siyah gözlü ve soluk tenli varlıklardı burunları yoktu ağızın olması gereken yerde ise bir çizgi göze çarpıyordu ellerinde ikisi uzun biri kısa olmak üzere üç parmak vardı kıyafetleri üniformaya benziyordu ve parlaktı geniş bel kemerleri ve eldivenler taşıyorlardı..

Şüpheci araştırmacılar ipnozla yetinmeyerek Pat ve kızlarını yalan makinesine soktular sonuçlar olayın gerçekliğini kanıtlıyordu





Betty Ve Barny Hill Olayı





İnsanların dünya dışı zeki yaratıklar tarafından uzay gemilerinde alıkonulması yeni bir olgu değildir. Bu olayların en önemlilerinden biri Bety ve Barney Hill’in 19 Eylül 1961’de ABD New Hampshire’de yaşadıkları olaydır. Olayın yaşandığı sırada Barney 39, Betty ise 41 yaşındaydı.


Karı-koca White Dağlarındaki US 3 karayolundan, Portsmouth, New Hampshire’deki evlerine dönüyorlardı. Düzensiz bir biçimde hareket eden ve bir sürü renkten oluşmuş ışıklar saçan cismi ilk Betty farketmişti. Cisme dürbünle ve çıplak gözle bakıp ne olduğunu görebilmek için birkaç kez kısa bir süreliğine arabalarını durdurdular.

Derken aniden cisim onlara doğru yaklaşmaya başladı ve o anda oradakinin disk şeklinde, pencereli bir araç olduğunu fark ettiler. Barney, o anda sadece 150 m. ötelerinde sessizce durmakta olan aracın içindeki üniforma benzeri kıyafetli varlıkları ve arkalarındaki kontrol panelini görebiliyordu. Araç yere yaklaştıkça, iki yanındaki kırmızı ışıklı yüzgece benzeyen yüzeyi de görülebiliyordu. Tam bu sırada, Barney gördüğü bir figürden dehşete kapılıp, çığlık atarak park ettiği aracına doğru koşmaya başladı. Betty ve Barney, koşmaya başlamalarından birkaç saniye sonra duydukları bip sesiyle ürpererek uykulu bir hale geçtiler. Kendilerine geldiklerinde en son bulundukları yerden 55 km. ötede olduklarını farkettiler, fakat hiçbir şey hatırlamıyorlardı. Saatleri de durmuştu.

Hill’ler eve varıp huzursuz bir uykuya daldıktan sonra Barney boyun ağrısıyla uyandı, ayrıca botlarının çok kötü bir şekilde aşınmış olduklarını fark etti. Betty, tüm arka yüzeyi parlak spotlarla kaplı bir araçla ilgili görüntüler anımsamaya başladı. Çift, bir önceki gece yaşadıkları hakkında tekrar konuştuktan sonra Pease Hava Kuvvetleri’ne göndermek üzere bir dosya hazırladılar fakat gördükleri varlıklarla ilgili tüm ayrıntıları bildirmekten çekindiler.

Olaydan 2 hafta sonra, Betty, yaşadığı karşılaşmayla ilgili ve varlıklar tarafından tıbbi incelemeden geçirildiğine dair rüyalar görmeye başladı, Bu rüyalar günlerce devam etti. Birkaç hafta sonra sivil bir araştırmacının şahitlerle yaptığı görüşme sonrasında, çiftin Kanada’dan Portsmouth’a normalden en az 2 saat daha geç vardıkları anlaşıldı. Kaybolan zamanın hatırlanabilmesi için kendilerine hipnoz yaptırmaları önerildi.


Dr. Benjamin Simon’ın Hipnoz Uygulamaları:

Barney’in sağlığı kötüye gitmeye başlamıştı; ülser, bitkinlik ve yüksek kan basıncı rahatsızlığının işiyle bağlantılı olarak geliştiği düşünülüyordu. Ayrıca kasıklarına yakın bir yerde siğiller üremişti. O gece olanlar her ikisinin de kafasından çıkmıyordu. Bu strese daha fazla dayanamayıp Psikiyatr Dr. Duncan Stephens’ın tavsiyesiyle kendilerine geriye dönüşlü hipnoz uygulaması için Boston’lu önde gelen bir psikiyatr olan Dr. Benjamin Simon’a başvurdular. Bunun üzerine 1963 yılında Betty ve Barney’ye ayrı ayrı pekçok seans uygulandı.


Ayrı ayrı her ikisi de araca alındıkları anı hatırladılar. Bu aracın içinden gelen bip sesini duyduktan hemen sonra olmuştu. Hill’ler, kendilerini kaçıranlarla telepatik olarak iletişim kurabildiklerini hatırladılar. Bunlar insana benzer, büyük gözlü varlıklardı ve çene üstünde ağız olduğunu tahmin ettikleri ufak, yarığa benzer bir çizgi vardı. Kendilerini alokoyan kişiler kedi gözlü, ufak tefek varlıklardı. Onların aralarındaki uzun olanını Betty grubun lideri olarak algılamıştı. Betty, onun diğerlerini kontrol ettiğini biliyor, fakat onu tarif edemiyordu, hafızasının o bölümünde bir engel vardı. Sadece onun farklı olduğunu söyleyebiliyordu.


Barney, kasıklarının etrafında dairesel bir aygıt yerleştirildiğini söylerken Betty de göbeğine uzun iğneler sokulduğunu hatırladı. Kendisine bunun hamilelik testi olduğu söylenmişti. Betty'nin tarif ettiği bu tür bir hamilelik testi dünya tıppında tam 25 yıl sonra keşfedilecek ve kullanılmaya başlanacaktı. Çift arabalarına döndüğünde, köpeklerinin koltuğun altına saklandığını ve çok korkmuş bir halde olduğunu görmüşlerdi. Daha sonra cisim, portakal renkli bir küre gibi parıldayarak uzaklaşmıştı.

Yıldız Haritası:

Sonraki bir hipnoz seansında, Betty kendisine gösterilmiş olan araştırmacılar arasında geniş tartışmalara yol açan yıldız haritasından bahsetti. Bu harita Zeta Retucillinin de bulunduğu 3 takım yıldız grubuna benziyordu.

Betty ve Barney Hill’in başından geçenlerle ilgili iki önemli nokta pek çok araştırmacının gözünde olayın inanılırlığını sağlamıştır. Birincisi; Betty Hill’in hipnoz sonrasında çizdiği yıldız haritasıdır. Betty bunun kendisine varlıkların lideri tarafından gösterildiğini söylemişti. Daha sonra harita üzerinde yapılan analizle, bunun dünyanın 30 ışık yılı uzağında bulunan Zeta Retucili yıldız sistemini gösterdiği ortaya çıkmıştı. Bu yıldızlar 1969 yılında basılan katalog çıkana kadar bilinmiyordu, başka bir değişle katalog Hill’lerin karşılaşmasından 8 yıl sonra basıldı.

Diğer önemli olay, Betty Hill’in ulusal bir TV programında yalan makinesi testine tabi tutulmasıdır. Kendisine Yıldız Haritasıyla ilgili bilgiyi dünyadışı bir varlıktan alıp almadığı, anlattığı şeylerin yalan olup olmadığı sorulmuş ve Betty’nin verdiği cevapların yalan makinesi tarafından değerlendirilmesi sonucunda çok yüksek bir doğruluk gösterdiği kaydedilmiştir. O ve Barney gerçekten de sivil haklar ve yerel kilise hareketlerinde aktif görev alan güvenilir ve saygın vatandaşlardı. Böylece, Betty’nin çizdiği Yıldız Haritasının şaşırtıcı analiz sonuçlarını takiben hem hipnoz seanslarıyla hem de yalan makinesi testiyle Hill çiftinin doğruyu söyledikleri ispatlanmış oldu

John Salter Ve Oğlu









Uzaylılar tarafından kaçırılma olaylarında, pek çok kez, yaşayanın unutmak isteyeceği, korkutucu deneyimler yaşanmıştır. Bununla beraber bazı olaylardaki yöntem denemeye değer niteliktedir. Tıpkı, Kuzey Dakota Üniversitesi’nden Prof. John Salter ve oğlu John Jr.’ ın başından geçen gibi.

Baba oğul, Güney eyaletler için konuşma turu programlamışlardı. Mart 1988’de Prof. Salter, oğluyla birlikte arabasını, ilk randevusu için 61. Karayolu istikametine doğru sürüyordu. Bilmedikleri bir nedenden dolayı, arabalarını programladıkları yolun dışında başka bir yöne doğru sürmeye başlayan baba oğul, bir anda kendilerini tam tersi istikamette giderken buldular. Ardında da o gece dinlenip ertesi gün devam etmeye karar verdiler.

İki adam daha sonra, bir gece önceki programladıkları istikametten gitmemelerinin nedeni hakkında konuşmaya başladıkları sırada gümüş renkli bir UFO görerek şoka uğradılar. İlerledikleri yolun üzerinde aniden belirmiş olan bu UFO’ya karşı ikisi de her nedense bir yakınlık hissetmişlerdi. Bu sırada birden hafızalarında geçen gece yaşadıkları canlanmaya başladı.

Baba oğul, birbirlerine bakarak o anda dikkatlerini çeken cismin dün arabalarını durduran şey olduğunu hatırladılar. Dün ikisi de, araçlarına doğru gelen bir grup varlık tarafından dışarı çıkarılmışlardı. Prof. John, arkadan gelen uzun boylu yarı insan yarı yaratık olan varlığı görmeden önce, öndeki kısa boylu kişileri ilkin çocuk sanmıştı. İki adam bir yandan başlarına kötü bir şey geleceğinden ötürü kaygılanırken, bir yandan da adlandıramadığı bir hisle koruma altında olduklarını hissetmişlerdi. Prof John, UFO’ya doğru ilerledikleri sırada tökezlemiş ve az kalsın düşeceği sırada, garip bir enerji tarafından düşüp kendini incitmesi engellenmişti...

John ve oğlu, dönemeçli duvarların bulunduğu bir odada, dişçilerin kullandıkları türden, arkaya yaslanılarak uzanılan bir sandalyede hareket edemeyecek bir şeklide yatırılmışlardı. John’un burun deliğine, acı vermeyen bir şey sokulmuştu. Diğer iğne şeklindeki aletlerden biri boynuna bir diğeri de göğsünün üstüne sokulmuştu. John’un bu bölgelerin insanın gelişimi, metabolizması ve bağışıklığıyla ilgili 3 önemli tıbbi bölüm olduğunu bilecek kadar tıp bilgisi vardı.

Bu test tamamlandıktan sonra, John garip bir şekilde bu yabancılara bağlandığını hissetmişti. Ayrıca onlardan, tekrar karşılaşacaklarına dair bir mesaj aldığını da hissediyordu. Bu garip durum, John ve oğlu eve döndükten sonra daha da acayip bir hal almaya başladı. John, sağlığında genel olarak bir iyileşme olduğunu hissediyordu. Tırnakları ve saçları eskisinden daha kalındı ve daha çabuk uzuyordu ve alnındaki yara izi belirsizleşmeye başlamıştı. Bununla birlikte sigarayı bırakma savaşı veren oğul John, şimdi sigarayı düşünme gereği dahi duymuyordu. Her iki Salter için de kaçırılma iyi neticeyle sonuçlanmıştı. Saygı değer biri olarak görülen John Salter ve oğlunun başından geçenler 1988 yılında “Bilinmeyenden Gelen Ziyaretçiler” olarak filme de uyarlanmıştır.




JOAO'NUN KORKUNÇ ÖLÜMÜ 




şubat 1946 sao paulo- brezilya


ufoloji tarihinde çok az rastlanan ve bir dünyalının ölümüyle sonuçlanan bu olay alıştığımız gözlem raporlarından çok dehşet verici bir korku filmini hatırlatıyor

kendisinden tanık yerine kurban olarak bahsedeceğimiz joao o zamanlar 40 yaşlarındaydı tarım ve ticaretle uğraşan sağlıklı bir kimseydi olay günü o zamanlar 39 yaşında olan ve 1972 de hala yaşayan arkadaşı salvador dos santos’la birlikte balık avına gitmişti

joao'nun karısı ve çocukları karnaval eğlencelerine katıldığı için geri döndüğünde rahatça girebilmek amacıyla pencereleri açık bırakmalarını istemişti akşam saat 19:00 civarında havanın güzelliğine karşın etrfa inen sis nedeniyle iki arkadaş evlerine dönmeye karar verip ayrı yönlere gitmek üzere birbirlerinden ayrıldılar. tam bir saat sonra joao dehşet içinde ve bağırarak kız kardeşinin evine gitti . pencereden evine girmeye çalışırken içeriden gelen ve gözleri kör edecek kadar kuvvetli bir ışık kaynağına maruz kaldığını başını elleriyle korumaya çalıştığını ancak başarılı olamadığını söyledi daha sonra yere düşmüş ancak şuuru yerinde kalarak birkaç dakika kıpırdamadan beklemişti ardından yardım istemek amacıyla yaşadığı köyün merkezine doğru koşmaya başladı…

ilk anda davranışları normal görünüyordu kızkardeşi maria hemen komşularını çağırdı bu arada joao hiç durmadan hikayeyi yeniden anlatıyordu yüz,baş,kollar,bacaklar gibi vücudunun açıkta kalan bölgelerinde herhangi bir yanık izi yoktu ancak hala atlatamadığı şokla gözlerini kocamanaçmış yüksek sesle olayı tekrarlıyordu..

birkaç saniye sonrada kabus başladı …..joao’nun sanki derisi incelmiş ve deri altındaki etleri görünür hale gelmişti saatlerce suda haşlanmış et parçaları gibi görünüyordu …sonra etler kemiklerden ayrılıp düşmeye başladı .!!!..
çene ,göğüs,kollar,eller,parmaklar,bacakların alt kısımları, ayaklar ve ayak parmakları, parçalara ayrılıp düşüyordu bazı et parçaları kemiklere yapışık halde sallanıyordu bir kaç saniye içinde öyle korkunç şeyler olmaya başlamıştıki hiç kimse joao'ya dokunmaya cesaret edemiyordu yinede bilincini kaybetmemişti ve bu korkunç duruma rağmen acı hissetmiyordu ardından dudakları,burnuda düştü gözleri yuvalarından fırlamış , artık yerinde olmayan ağzıyla anlaşılamayan sözcükler mırıldanıyordu , giderek bunlar hırıltılara dönüştü

bu karışıklık içinde yakınları joao'yu bir arabaya koyup yardım istemek amacıyla en yakın sağlık kuruluşuna g*türmeye karar verdiler ama ne yazıkki joao yola dayanamaya-ak vefat etti son anlarına kadar sanki başına gelen korkunç olayı anlatmak istercesine boğazından çıkan korkunç hırıltılarla çevresindekilere ulaşmaya çalışıyordu....

geride otopsi yapılacak ceset bile kalmamıştı dönemin ve şartların getirdiği bilgisizlik sonucu ölüm nedeni vücuttaki ağır yanıklar olarak bildirildi polis araştırma yaptıysada sonuca varamadı tek ipi ucu vardı
o da yakın çevrede yaşayan köylü halkın olay gecesi gökyüzünde garip ışıklar görmeleriydi ...joao kızkardeşine anlattığı kadarıyla ufo benzeri bir cisim görmemiş sadece kendi evinden çıkan güçlü ışık kaynağı nedeniyle ölmüştü dahası o yıllarda resmi ufoloji henüz doğmamıştı bile.....





5 yorum:

  1. Sene 1998 di,her sene yazın kaysı meyvaları olduğu için bahcede kalırım..onların hasatı kurutulması meşagaetlidir..orda uyurum..kaysıalrı kurutuuğumuz sergende yıldızlara bakarak uyumak çok güzel uyumadan 1 saat gökyüzüne yıldızlara bak ve bir sürü yıldız kayması gibi şeyler izlemek yada metor taşı düşmesini görmek heyecanlandırırdı beni hep ve bu kadr sayamadağım kadar görünen yıldızlarda acaba dünyaya doğruda bakıp acaba bu yıldızalrın güneş sistemlerinde bize bakan varmıdır diyen varmıdır acaba diye de düşünürüm..

    YanıtlaSil
  2. temmuz ayı işde günü tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım Cuma günü yada perşembeydi kaysı işlerimi bitirdim yemeğimi yedim karanlık çökünce sergen üstünde masa ve divanlar var tahtadan biz makat deriz orda uyumaya başladım yorgun olunca güzel uyunur birde bahcede kaldığın için köpek filan gelir diyede tedirgin uyursun yani ani bi hışırtıda yada sesde uyanırsın ..sanırım sabaha doğruydu yani daha gün ağarmamışdı ..ama karşı komşunun bahcesi sınırı alaca görünüyordu..uyuyorum işde bir ses geldi önce işde kipri filandır dedim çünkü kipri çok gelir kaysı yada bocek yer..sonra ses artmaya başladı bana doğru yaklaşmaya başladı ve ben kipri olsa bana direk gelmez sağa sola gdier di çünkü ..bana iyice yaklaşma sesi artınca hızlıca kalkdım divandan ve elimi masa üstüne koydum masayı baş ucuma alırım kitaplar olduğu içinve kıble yönüne dogru bakdım ..görünce ben şok oldum kaç dakka yada kaç saniye gördüğümü hatırlamıyorum bir tek bildiğim donmuş kalmışım ve sabah babam gelmiş beni o halde dürtüyor ..dürtünce kollarım böle masada o tarafa donuk bakmışım işde..dürtünce kendime geldim babamne oldu dedi bilmiyorum birşey gördüm ne girdün dedi birşey dedim..ilk anda nasıl birşey olduüunu hatırlayamıyorum..babam artık bahcede kalmamı korkmuşsun kalmassın dedi..birşeyler yedim kahvaltı yapdım eve gidip..sonra gözümün önünde bahcede grdüğüm şeyi hatırlamaya başladım aşama aşama..ilkgördüğümü hatırladığım şey simsiyah bir şeydi yani siyahlığı görüyorum ama siyahlığın içinden karşıyı göremiyorum yanalrdan akrşıyı görebiliyroum sonra ki aşamada siyahlıığı gördüğümde korkumdan dolayı donmam ve bağııramam sonrasında vucudnun insan gibi hal alması ama tüm vucud hala siyahj ve vucudu insandan uzun normal insan en uzunu 1.80 diyelim bu 2 metre yada daha fazla sonra vucudunu cevreleyen ışık demetleri gördüm yani vucudunun ici komple simsiyah ama vucudu n etrafı parmakalrı da dahil ışık demetleri kaplı yani böyle sanki muntazam yerletirlmiş gibi ışıkda yeşil mavi karışık gibi..

    YanıtlaSil
  3. sonra bana bakdığını hatırladım ve sonra geldiği yolun bana doğru bahcede bir ağaç var yanis sergene gelen yolda kocaman bir ağaç var..ben onu o beni görünce benim korktuğumdan mı yoksa ben geliyor gibimi gördüm belkide yanı başımdan uzaklaşıyrodu tam bilmiyorum yani ne yaşadım bilmiyorum tek hatırladığım oo bana yeşil mavi benekelrle simsiyah bir valrık bana bakıyorken ben korkudan donmuşum ve o ağacın yanında bir anda ayağnı ağacın icine attı yani adım atoyr ya adımını ağaca atı gibi ve ağaçda kaybolduğunu olaydanyan saatler sonra hatırladım..aileme anlattım ..arkadaşalrımı çağırdım bahcede bir gün kalmalarını söyledim krkum gecene kdar..arkadaşlarım işde halisayon filan dedi doktor arkadşım diğer arkadaşalr hayel fian dedi..acaba bana da yukarda ki bayan gibi bir implat yerleştirdilermi bilmem ..benimle dalga geçen arkadaşalrımda oldu ama ilginç olan sa şuydu..dalga geçen arkadaşlarım işde pazar günü bir akrabalarının düğününe boz tepeye gidiyorlar (şimdiki adı yeşil tepe) gelirken otobüs beklerken durakda hepsi gökyüzünde puro şeklinde çok çok yüksekde bir cisim görüyorlar..benim aceyibe giden şeyse annemde 76 yaşında yıllar önce yani 1966lırda abimi emzirirken gecegeç vakitte diyor gazlambaalrı vardı ozaman elektirik yok..bban bahcede bahceyi suluyor fenerle oda gazlı bende abin agladi onun acıkı diye süt veriyorum emziryorum bir bakdım evin icine renkli ışıklar doldu..hiç böyle gaz lambasımı olur dedim kalkdım pencerenin perdesini az actıp o zaman işde böle pencere üstüne takılanperdelikler yok ipin içinden geçirilip çiviyle tuturulmuş perdeler ucunu açdım oran bir bakdım yerden ışık gelmiyor gökyzünden minareye yakınlaşmış tepsi gibi dönen etrafından ışıkalr saçan havada asılı kalmış bir şey orda duruyor bana bakıyor ..ben korktm perdeyi kapadımmindere çocuğumu sardım abini kaldım sonra bidaha bakdım da farklı bir sesle bahceye doğru gitti diyor...babamda bahcedeüst cirmarları sualrken bir bakmış bahce bole renkli ışıklarla dlmuş sonra korkmuş kaysı ağacı arkasına saklanmış..uçan şey tepsi gibi gelmiş ağacın tepesinin üzerinde durmuş durmuş sonragitmiş..ondansonraki yılalrda o ağacın meyvalrı kaysıalrı hep 30 gün once turfanda kaysı olmuşş..arkadaşalr böyle yşadığım bir şey var aileminde yaşaması beni tedirgin etti ..ama inanıyorum ki bunca gökyüzünde yıldız ve gezegende yaşam olmasın inşeAllah bizleri ziyaret edenelr bizim gibi savaşcı bir varlıklar diyildir yada etcil varlıklardiyildir...sağlıcakla kalın

    YanıtlaSil
  4. Bende 3-4 tane UFO gördüğümü hatırlıyorum.Sonra çok korktuğumdan devamlı Allahım Allahım dediğim anı hatırlıyorum.Bu anın ne zaman ve nerde olduğunu da hatırlamıyorum.Ama yüzde yüz gerçek hissi var.Ayrıca gördüğüm uzay gemisini internette araştırdım bulamadım.(belkiresmi çekilmiştir diye)Tamamen ışıksız mat bir metalden yapılmıştı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tamamen metal goruntusu videolarda var onlara bir bakin

      Sil