12 Şubat 2012 Pazar

Işık Ve Karanlık Üzerine

Işık Ve Karanlık Üzerine

Dünyanin sonu mu ? Mutlaka degil... Ölü Deniz Tomarlarinda Isaiah’in kehanetlerinin yeni bir yorumuna göre, bu tamamen size ve bana bagli. Son iki bin yilin dini liderleri ve gelenekleri bir seyi kaçiriyor mu? Evet, özellikle M.S. 325 ten itibaren durdurulan - çok miktarda bilgi açik literatürden uzaklastirildigi ve gizem okullarina ve seçkin papazliklara havale edildiginde - duygular üzerine mantigin üstün gelmesinden hala istirap çeken Bati gelenekleri.

Bati gelenekleri Isaiah Tomarlarinda yatan anahtar prensipleri unutmaya basladi, bazi Dogu ve yerli Amerikali geleneklerdeki prensipleri muhafaza ettiler. 1700 yil önceden ayrildigimiz anlayis noktasina bizi geri getiren, kuantum biliminin zihinsel araçlaridir.

Paralel evrenler kavrami sadece 1957 de gerçek olarak varsayildi ve maddenin paralel durumlarinin mevcudiyetinin bilimsel kaniti, bu durumda Berilyum, sadece 1998 de yayinlandi. Bu, yazar, bilim adami, konferansçi ve dünya etrafindaki kutsal yerlerin rehberi olan Gregg Braden için bulmacanin son parçasini sagladi, fizik ve kehanetin metafizigi arasindaki kavramsal köprüyü kurmasini sagladi.

Gregg Braden, bu içgörüleri paylasma gereksinimi ile tamamen heyecanli/coskun olan atesli bir bireydir. Ilk kitabi, Sifir Noktasina Uyanis : Kolektif Inisiyasyon, bu gezegenin tüm seviyelerinde - virüslerin mutasyonundan jeolojik afetlere, insan bilinçliligindeki kaymaya - meydana gelen olaganüstü degisimi tanimliyor . Bu, bu tür degisimlerin varliginda kisisel seviyede ne yapacagimiz sorusunu ortaya çikariyor.




Gregg’in yaniti ikinci kitabi ‘Dünyalar Arasinda Yürümek’ ile geldi – Sefkatin Bilimi. Eski Esseneler’in ögretilerini kullanarak, o bize sefkatin her seye ulasabilen bir bilim oldugunu gösterdi. Onun vasitasi ile simdi bireysel ve kollektif olarak karsi karsiya oldugumuz meydan okumalari asabiliriz.

Bu kitap Ölü Deniz Tomarlarinin yazarlarinin metinlerinin son zamanlardaki - çevirileri üzerinedir. 2000 yil kadar eski olan Ölü Deniz Tomarlari 1946 da kesfedildi. 8 bilginden olusan küçük bir ekip tomarlara ulasti ve tomarlarin sadece küçük bir kismi çevirildi ve yayinlandi. Papirüs, metal ve deri tomarlarinda 22,000 parça vardi, ancak sadece biri tamdi/bozulmamisti – Isaiah Tomari.

Üçüncü kitabinin adi, Isaiah Etkisi : Dua ve Kehanetin Kayip Biliminin Sifresini Çözmek. Bu kitap, yeni bilimsel bilgi ile aydinlatilan Isaiah Tomarinin yorumunu temel alir. Bu kitap ikinci kitabin devamidir ve gezegensel degisimlerle gördügümüz bireysel veya kitlesel acilara bir yanit sunar; ister dogal büyük degisiklikler, ister savas veya hastalik olsun. O, Isaiah Tomarinda var olan bilim vasitasi ile kollektif olarak nasil bir araya gelebilecegimizi ve tüm bu meydan okumalara nasil hitap edecegimizi tanimlar.



ISAIAH TOMARI 

Bu kitabin temel aldigi tomarin bölümü kehanet ile ilgilidir, özellikle tarihteki bizim zamanimiz için, 2 nci binyildan 3 ncü binyila geçis için olan kehanetlerle. Zamanimizdaki kehanet kavramindan rahatsiz olan biri varsa, kehanet sözcügü akademisyenler ve ordu tarafindan kullanilan kelimelere esdegerdir; uzaktan görüs (duru görü). Kitap, geçmiste tomari geleneksel olarak yorumlayan bilginlerin yolundan radikal bir sapmadir.

Isaiah, Maya, Navajo, Hopi ve Misir, Nostradamus ve Edgar Cayce’ye kadar bir çok diger geleneklerden kahinlere paralel olan gelecegimizle ilgili içgörüler sunar. Onlarin kehanetlerinin tümü iyi ve kötü zamanlarin döngüsüdür, ancak ne zaman olacaklarina dair bir uyusma ille de yoktur.

"Isaiah Tomarini kullanmayi seçtim, çünkü o tüm bu kehanetlerin bize söyledigi seylerin örnegidir ve çünkü o ilk olanlardan biridir. Buldugumuz sey, açlik, hastalik, kötü hava kosullari ve savastan dolayi afetsel hayat kayiplarini kahinlerin ekseriya görmesidir ve sonra bunlari baris ve iyi hava kosullari, uluslar ve hükümetler arasinda isbirligi takip eder."

Isaiah Etkisinin geleneksel yorumlardan saptigi yer, bilginlerin bunlari lineer olaylar olarak görmesidir ; yani, onlar bizi iyi zamanlara sahip olmadan önce kötü zamanlardan gecerken görüyorlar.


ISAIAH ETKISI 

1957 de Princeton’da bir fizikçi, Hugh Everett, yasamlarimizin her ani için çok, bir çok anlar, eszamanli olarak oynanan, yasamlarimizdaki her seçim için mevcut olasiliklar ve sonuçlar oldugunu önermistir. Bunlarin hepsi ayni anda meydana gelmekte, onlarin farkinda olmak zorunda degiliz. O, bunu paralel olasiliklar olarak adlandiriyor. Bilim kurgu hemen bu fikirleri benimsedi, ve bir çok digerleri gibi, o bilimsel bir gerçek olarak kanitlanmadi.

Braden’in Isaiah Tomarinin yorumunda, bir çok olasiliklardan birine odaklandigimiz zaman, bu bizim realitemiz haline gelir. Bunun anlatmak istedigi sey, kahinlerin gelecegimizde gördügü afetlerin her ani için, onlar yasamlarimizda tam simdi yaptigimiz seçimlerin olasi sonuçlari olabilecekken, olasi olarak baska sonuçlar da vardir.

Isaiah, uluslar arasinda esi görülmemis bir isbirliginin zamanina ve savasin sözlügümüzde adinin bile bulunmadigi bir zamana girmekte oldugumuzun olasi oldugunu söylerken çok açiktir. Bilginler arasindaki gizem, tarihteki ayni an için bu kahinlerin binlerce yil önce nasil konusabildikleri ve böyle farkli olasiliklar gördükleriydi ?

" Eski kahinlerin bu paralel realiteler arasinda süzülen gerçekten yetenekli üstatlar olduguna inaniyorum, ben buna Isaiah Etkisi diyorum. Ve, 2500 yil önce, söyledikleri sözcüklerdeki olasiliklar olarak gördükleri seye gelince, bu jenerasyonda olan bizlere içgörü veriyorlardi. Onlar bunu bir adim ileri götürdüler ve bize yasamlarimizda oynanan bu olasiliklarin hangisine karar verecegimizin bilimini verdiler. Bizim bu yeni olasiliklara girmemize izin veren seçimleri her yaptigimizda, Isaiah Etkisini deneyimliyoruz."


BIZ KENDI REALITEMIZI YARATIYOR YA DA SEÇIYOR MUYUZ ? 

"Burasi, spiritüel gelenekler, dinler, kuantum fizigi ve felsefe arasindaki sinirlarin çok belirsiz oldugu yerdir. ‘Yeni düsüncenin’ yandaslari tarafindan bize anlatilan seylerden biri, kendi relitemizi bizim yarattigimizdir. Kuantum biliminin simdi söyledigi sey, ve eskilerin söyledigine inandigim sey, buna yakin, ancak tamamen kesin degil. Daha çok, hayatlarimizdaki her an için , hepsi zamanda oynanan bir çok büyük eszamanli olasiliklar yasiyoruz. Onlar aslinda, kozmosumuzda uykudadir, yaptigimiz seçimlerle onlari uyandirana kadar uykudadirlar. Tüm bireysel seçimlerimiz, o zaman tarihte verilmis bir zamana bizim kollektif yanitimiz olur.

Bu sonuçla, en korkutucu kehanetlerin bazilarina haberci/isaretçi (öncü) olanlara simdi taniklik ediyor olabilmemize ragmen (olmakla beraber), diger sonuçlar mümkündür ve olasidir. Bir olasiliktan digerine nasil geçeriz ? Ipuçlari Isaiah Tomarindadir.



OLU DENIZDEN TIBET’E 



Insanlik, düsünce, duygu ve his ve kozmos arasindaki iliskinin görüsünü, kendi anlayisimiz için bagli oldugumuz kutsal metinler 4 ncü yüzyilda erisilemez hale getirildiginde kaybettik. Sonuç olarak, mantiga çok dayali bir toplum haline geldik, ancak yerli gelenekler bu anlayislari korudular. Esseneler, zulümden kaçmak için Kumran bölgesini terk ettiklerinde, bütün kütüphanenin kopyasini kendileri ile birlikte götürdüler. Onlarin bazilari Bolivya ve Peru’ya gitti, bugün güney Peru’da etkin Essene manastirlari vardir. Hopi ve Navajo gelenekleri de bu metinleri onaylamaktadir ve digerleri daha sonraki jenerasyonlar için bu metinlerin korunmasi için Tibet’in yüksek tepelerindeki manastirlara gittiler.

1998 de Braden bu Tibet manastirlarinin 12 sine ve iki rahibe manastirina bir hac seferi düzenledi ve bu kütüphanelerden biri ona gösterildi, ve Tibetlilerin Hristiyan ve Hristiyanlik öncesi gelenekleri içeren kütüphanelere sadece ev sahipligi yapmadigini, ayrica bugün bu gelenekleri yasamakta oldugunu anlamaya basladi. Onlar bu içsel teknolojileri kendi günlük yasamlarina dahil etmisler. Bati için kaybolan ve bizler için Tibetliler tarafindan korunan bilgeligin bir çok parçalari arasinda batinin geleneksel dualarindan çok farkli olan bir dua biçimi vardir. Bize gösterdikleri kendi metinlerindeki dua biçiminin, Isaiah’in tomarinda bahsettigi dua biçimi olduguna inaniyorum. Duanin bu tarzi, bizi kuantum prensiplerine geri baglar ve tarihteki animiz için sonucu seçmeye katilmamiza izin verir. Biz Duanin bu Kayip Biçimine etkin olarak katilacagiz ve simdi kitlesel dua olarak adlandirilan fenomende onu bir grup olarak uygulama firsatina sahibiz."



DUA ETME HISSETMEKTIR 

Bu kitlesel dua, bizim asina oldugumuz duan nasil farklilik gösterir ? "Hakkinda konustugumuz dua, dini, bilimi ve mistisizmi asar. O dünya ile iliskimize tekrar birlesen insan duygulari üzerine kuruludur. Simdi, çaresiz gözleyiciler olarak hissetmekten çok, olaylar meydana gelirken onlara katilma firsatina sahibiz."

Eski Esseneler bu dünyada yasami nasil deneyimledigimizi tanimlamak için düsüncenin, hissetmenin ve duygunun niteliklerini kullaniyorlardi. Duygu her gün dünyamizda bizi ileriye dogru sürükleyen güç sistemidir ve bu güç sisteminin bizim düsüncelerimiz tarafindan rehberlik alana kadar bir yönü yoktur. Düsüncenin ve duygunun birligi hissetmektir. Tibetliler kendilerini dua için dogru hislere sokmak için kullandiklari sarkilar, mantralar ve mudralar ile dualari arasinda ayirim yapmada (farki görmede) çok berraktir. Onlar dualarinin dis formu olmadigini söylerler, çünkü dua hissetmektir.

Bu ilginçtir, çünkü kuantum bilimi simdi, bir kuantum sonucundan digerine geçme yolumuzun insanin hissetmesi oldugunu ileri sürüyor. Her nasilsa insan hisleri bireysel olarak ve kollektif olarak deneyimledigimiz sonuçla iliskilidir. Simdi sahip oldugumuz bir seyi nasil yapacagimizi ve tekrar tekrar ayni sonucu alacagimizi anlamayi kapsayan "dua teknolojisidir". Bu, bedenlerimizde özel niteliklerde duygu ve düsünce yaratirken tam olarak kesfettigimiz seydir. Bu bize tekrarlanan ve tahmin edilen bir his verir ki Isaiah bu hissin iyi veya kötü, bu zamanda deneyimlemek için hangi sonucu nasil seçtigimizi söyler.


DUA ETMENIN KAYIP BIÇIMI 

Bu his, Bati’da kullanmakta oldugumuz dua etme biçiminden nasil farklilik gösterir ? Her seyden önce Bati’daki tarzda insanlar bir sey isterler ; bu yeni tarz ise bizi, dua daha önceden yanitlanmis gibi bedenlerimizde his yaratmaya davet eder. Imgelemeler, bu imgelemeler daha önceden hayata geçmis gibi duygu ve hislerin gücü vasitasi ile imgelemelere hayat solumadan güçsüzdürler. Eger dua etmenin bu biçimi inandigimiz gibi islerse, felaket dolu kehanetleri deneyimlememiz için bir neden yoktur, çünkü simdi realiteyi degistirmek için kollektif gücümüz var. Ancak, böyle yapmak için insan duygusunun gücüyle yakitlanmis hisleri kullanarak kitlesel dua vasitasi ile bir araya gelmemiz gerekiyor. Bu o kadar güçlü bir araçtir ki, bazi seminerlerimizde insanlar çokderin ve iyilestirici etkiler deneyimlediler, çünkü bu insanlar kalplerini açarak yeni olasiliklar hissettiler ve kendilerine degismek için izin verdiler.

Bir duygu kattigimiz zaman, o realiteyi çekeriz ve dissal dünya, içsel dünyamizin yarattigi seyi bize yansitir. Yasamlarimizda ne oldugumuz ile deneyimleyecegimiz seyi tayin ederiz. Kisisel yasamlarimizda barisi veya korkuyu seçip seçtigimizde, dünya bu ayni nitelikleri bize geri yansitir, çünkü dünya yaratilisin prensiplerini onurlandirir. Eski Essenelerin dedigi gibi, "Baris olun, çünkü bu barisi dünyaya çeken seydir."


Dünya Degisiklikleri ve Geçis Uzerine : 



Yasamlarimizin olaylarini gördügümüz ve çirkin/öfke uyandirici fenomenlere (kendi bilim adamlarimiz dünya ve uzay dönemlerinde esi görülmemis dogal fenomenler dökümante ediyorlar) tanik oldugumuz genel durum çogu Batiliya korkutucu görünmekte. Dünyanin bir çok yerli kültürlerini ziyaret ederken, Misir, Bolivya, Peru, Nepal ve diger yerler, ilginçtir ki, hemen hemen evrensel olan bu kültürler olmakta olan degisimlere sadece izin vermiyorlar, ayrica onlari bekliyorlar ve onlari simdi bekliyorlar.

Oldukça abartmasiz, bu jenerasyonda, eskilerin Çaglarin Geçisi/Degisimi olarak adlandirdigi deneyimimizin bu büyük döngüsünün bitiminde dogmus olan yeni bir insan türü vardir. Bu yeni tür, eski ve yerli kültürler tarafindan önceden belirlenmis, kehanet edilmis ve beklenmistir. Sadece Batidaki bizler sasiriyoruz ve gizem duyuyoruz, çünkü Batida metinleri kaybetmistik.



Ne Oldugu Uzerine : 

Bin yedi yüz yil önce, en kutsal mirasimizin anahtar unsurlari tarihimizi belirleyen metinlerden çikarildi. M.S. 325’te, Imparator Constantine Nicea (İznik) Konseyini topladi. Esasen, zamaninin tarihi ve dini metinlerini topladi ve konseye metinlerin çogunun gereksiz, kafa karistirici ve bazilarinin anlasilamayacak kadar gizemli oldugu için, özetlenmis bir versiyon için bir araya geldiklerini söyledi. O zaman esnasinda, yirmi - bes Incil metini referanslarimizdan çikarildi, ayrica Enoch’un Sirlar Kitabi gibi 2 destekleyici doküman da uzaklastirildi. Kalan kitaplar tekrar düzenlendi ve özetlendi, ve bugün okumakta oldugumuz kitap budur.

Kim oldugumuzu, nereden geldigimizi, neden burada oldugumuzu ve neyin gerçeklesecegini bekleyebilecegimizi gerçekten bilmeden toplumlarimizda, aile iliskilerimizde ve bilim ve teknolojide ne kadar iyi seyler yapmis oldugumuzun sürekli olarak korku ve merakla karisik saygisi içindeyim. Bunun göstergeleri sunlar ki, dünyamizin güçlerinin ve bu güçlerle iliskilerimizin tamam olmayan bir anlayisi ile çalismaktayiz. Çikarilan parçalar sefkatin eski bilimleri idi, dua, ve bedenlerimizdeki duygu ve hisslerin rolü olarak adlandirdigimiz yüksek derecede - gelismis teknoloji. Uzaklastirilan parçalar bunlardi ve bugün Batida gelistirmekte oldugumuz bilgeligi simdi tamamlayacak olan parçalardi.


Kayip Metinler Uzerine : 




Gizem okullari, kutsal düzenler ve seçkin rahipler sinifi vasitasi ile, bu bilgi her zaman saklandi ve dünyayi anlayisimizdaki bosluklari doldurmaya yardimci olabilecek bilginin var oldugu ile ilgili daima ipuçlarina sahiptik. Metinler simdi, bin yilin bitisinde, dünyaya ve dünya üzerindeki insanlara degerli, müthis ve biricik bir sey olacagi gerçegini isaret ediyor. Bu daha önce asla olmamisti. Simdi altta yatan sey büyük bir seyin gerçeklesecegidir. Batida, bu korkutucu oldu çünkü, bunu tanimlayan metinler yok edildi, Doguda ve yerli kültürlerde ise bu her zaman onlarin inanç sistemlerinin bir parçasi oldu.



Essene Aynalari Uzerine :

Eski Essenelerin perspektifinden, dünya üzerindeki her insan Yasam olarak adlandirdigimiz Gizem Okulunda bir örgencidir. Onlar bunun farkinda olsun ya da olmasin, her insan o anda digerlerinin ayna olmalarinin huzurunda (karsisinda) kendisini deneyimleyecektir. Eger bu aynalarin farkinda olma bilgeligine sahip olursak, duygu ve anlayisin tekamülünü hizlandirabiliriz.

Bu dünyada kendimizi bilmek ve üstat olmak için, Essenelerin söyledigi sey, baskalarinda yansitilmis (ayna olan) modellerin birini veya bir bilesimini görmemizdir. Daha çok gelisen ve daha güç algilanan yedi ayna vardir. ’70 li yillarda, ilk ayna ile ilgili seyler isittik, anda olan siz kimsiniz. Kavram su ki, etrafinizda kizgin ve sahtekar olan bireyleri bulursaniz, onlar size sizin kizginliginizi ve sahtekarliginizi gösteriyorlar. Bazen aynalar uygulanacaktir, bazen uygulanmayacaktir. Ilk aynayi kesfettik, ancak görecek baska aynalar var. Ornegin ikinci ayna, o anda yargiladigimiz seyi yansitir.

Bu çok güçlüdür, fakat çok zor algilanir. Eski Esseneler karsilikli insan iliskileri ve bu iliskilerde duygunun rolünün çok kompleks bir anlayisina sahiptiler. Son zamanlarda bizim Bati deneyimimizde dikkatle inceledigimiz sey duygunun rolüdür. Simdi, bu metinlere geri dönünce, görüyoruz ki, gücü saglayan duygudur ve mantik ile birlestirilince, gerçek sihir ve mucizeler meydana gelir.


"Unutulmus Salter" olarak Duygular Uzerine : 

Yasam bilimlerinin en büyük gizemlerinden biri neden genetik kodumuzun iki – üç tanesinin kapali oldugudur. 1953 te yapilan kesiflere dek, bilim genetik kodun sabit olduguna inanmaktaydi. Simdi, son üç yil içinde, Batili arastiricilar insan genetik kodunun sabit bir kod olmak yerine degisken bir kod olarak göründügünü kesfettiler, ve bu demektir ki, biz yasamin meydan okumalarindan geçerken bu kodlardan hangilerinin kapali, hangilerinin açik oldugunu belirleyen bizim duygulara ve hislere karsi yanitlarimizdir.

Eski geleneklerde, bu genetik kodlari optimize eden ve "onlari açarak" bize uzun yasam, canlilik ve çok - güçlenmis bagisiklik sistemleri saglayan duygu, his ve düsüncenin bir kalitesi vardi. Bu kaliteye biz bugün sefkat (merhamet; sevecenlik) diyoruz. Bu eski gelenekler vasitasi ile genel olarak vurgulanan sey, bu sefkat bilimidir.



Isik ve Karanlik Uzerine : 

Bu, bir damla su gibidir. Bizim teknolojik olarak yönlendirilmis Batili dünyamizda, suyu hidrojen ve oksijene ayirmaya çalisiriz. Gerçek su ki, hem oksijenin hem de hidrojenin mevcudiyetinde, su sadece su olabilir. Eger her bir elemente ayri ayri bakarsaniz, suyu elde edemezsiniz. Bugün dünyamizda mevcut suyun olma mucizesine izin veren bu ikisinin birlesimidir. Bu, isik ve karanlik için de aynidir.

Sadece isigin veya sadece karanligin mevcudiyetinde bugün dünyamizda dualite deneyimine sahip olmak imkansizdir. Bu ironidir, büyük ikiliktir (bölünme) çünkü bir birey karanlik ve isik arasinda bir çizgiye düstügü an, sizin bir seyi isik veya karanlik olarak yargiladiginiz andir, siz yargilamanin kadim tuzagina düsersiniz. Tarihte bu zamanda anahtar isik ve karanlik yargilamasini asmak ve her iki bilesenin bir bütün oldugunun, tek bir deneyim oldugunun farkina varmaktir.


Isik, Karanlik ve Bir Uzerine : 

Bedenlerimizi iyilestirmek ve dünyamiza baris getirmek için en büyük potansiyeli saglayabilecek eski prensiplerden (inanç) biri bu dünyadaki 6.5 milyar ya da daha fazla insanin, sadece bir oldugunu bize hatirlatan prensip/inançtir. Bir çok beden vasitasi ile deneyim yasayan tek bir bilinçlilik vardir ve bilinçliligimizin genisligi ve isigin en parlagindan karanligin en karanligina hepsi bu Bir’in parçasidir.

Bin yedi yüz yil önce, isiga ve karanliga birbirlerinin karsiti olarak bakmaya basladik ; her ikisinin de deneyimini yasadigimizda birini digerinden daha iyi olarak yargilamaya basladik, ve her ikisi de sadece digerinin mevcudiyetinde olasi olabilir. Karanlik sadece isigin mevcudiyetinde var olabilir ve isik sadece karanligin mevcudiyetinde var olabilir.



Sefkate Dogru Ilerlemek Uzerine :
 
Tüm bu seylerin Tek bir kaynagi olduguna inanirsak, o zaman ayrilik illüzyonunu iyilestirecek kapiyi açmis oluruz. Isigi ve karanligi yargilamayi iyilestirecek olan kapiyi açmis oluruz. Bu sifanin mevcudiyetine bedenlerimiz yanit verir. Bunun, bedenlerimizi ve uluslari iyilestirmek için en büyük olasiligi sagladigina inaniyorum. Bu dünyada bildigimiz ve taniyacak oldugumuz her seyin Tek bir kaynagi oldugu ve tüm tanik oldugumuz ve deneyimledigimiz her seyin bu kaynaktan geldigi olasiligini kucaklayarak yargilarimizi asmaya davet ediliriz. Biz böyle yaparken, kutupluluklar çöküp gider.

Tarihte bu zamana anahtar, yargilari asmak ve isigin ve karanligin bir ve ayni oldugu olasiligina izin vermektir, ve, Misirli Ustat Toth’un dedigi gibi, fark sadece görünüstedir ve daha büyük gücün bir parçasidir. Biz bunu kucakladikça, sefkat olasiliginin kapisini açariz.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder