İlk insanın nereden geldiği sorusuna mitolojik ve dinsel öğretiler tek bir cevap verir: Cennetten...
Peki, bu cennet nasıl bir cennettir?...
Kutsal kitapların hepsinde "ilk insan" dan bahsedilir. Üstü örtülü sembolik bilgilerle, bu sır insanlara anlatılmaya çalışılmıştır. Ancak açık bir bilgi verilmemiştir.
Gerek Hint kökenli belgelerde, gerekse İslam, Mısır ve Babil Ezoterizmi'nde ilk insandan yoğun olarak bahsedilmiştir. Bu konuyu uzun uzun anlatan kutsal kitaplardan biri de Tevrat'tır. Kutsal Kitaplar'da sözü edilen bu meseleyi tam olarak anlayabilmek için yine Ezoterizm'e müracaat edeceğiz...
Ezoterik bilgilere göre, ki bunu kutsal kitaplar da teyid etmektedir, yeryüzünde birçok devirler geçmiştir. Bunların ilkine "Altın Çağ" adı verilmiştir. Buradaki altın sözcüğü bilinen anlamıyla altın madeninin bol bulunduğu bir devri değil, kalite olarak ileri bir seviyeye ait bir sürecin yaşanmış olduğunu gösterir. Son derece ileri seviyeli bir insanlığın devrini anlatmak için kullanılan bir semboldür. Değerli bir çağ anlamındadır.
Daha sonra sırasıyla: "Gümüş", "Bronz", "Kahramanlar", ve son olarak da bizim devremiz insanlığının içinde bulunduğu "Demir Çağı" gelmektedir. Dünya insanı olarak gelinen nokta neresidir diye soracak olursanız; Ezoterik bilgiler bu soruya cevap olarak, "Demir Çağı"nın sonlarına doğru gelindiğini söylemektedir. Yine aynı Ezoterik bilgilerde, "Demir Çağı"nın sonunda yaşanacak bir aydınlanmayla (Kıyamet) yeniden dünya üzerinde eskiden olduğu gibi altın bir devrin yaşanacağına işaret edilmektedir.
Yeryüzündeki ilk insanın, bir zamanlar iddia edildiği gibi tek hücreli canlılardan gelişe gelişe ortaya çıkmadığı artık bilimsel olarak anlaşılmış durumdadır. Ezoterik bilgiler bunun böyle olamayacağını zaten binlerce yıldır söylemekteydi. İnsan vücudu organik bir yapı olarak, özel bir tarzda meydana getirilmiştir. Yani yapılmıştır. Bir üretim mahsülüdür. İnsan organizması, bir dizi tesadüflerin sonucu değil, çok yüksek bir bilimin kendi potasında meydana getirdiği bir yapıdır.
Eski tarihi belgeler ve kutsal kitaplar değişik bir bakışla incelenecek olursa, insanın meydana getirilişinin iki safhah olduğu görülecektir.
Birincisi: Galaktik İnsan
İkincisi: Yeryüzü İnsanı
Ezoterik bilgiler ışığında elde edilen bilgiler bundan sonrası için neler söylüyor? Şimdi bunları sırasıyla sizlere aktarmak istiyorum:
"Galaktik insan, bir zamanlar yeryüzünde
'Altın Çağı' meydana getirmiş olan varlıklara verilen bir isimdir. Bunun yeryüzündeki insan ile çok uzaktan bir akrabalığı vardır." Yeryüzü insanının ilki olarak, Kutsal Kitaplar bize "Adem"den bahsederler. Peki insanın meydana getirilişi yeryüzünde mi olmuştur? Yoksa başka bir mekanda meydana getirildikten sonra yeryüzüne mi getirilmiştir? Yavaş yavaş konuyu açmaya çalışalım. Bakalım nelerle karşılaşacağız?
Tevrat'ta iki farklı yaradılıştan söz edilir:
Birincisi: Elohimler'in yarattığı insan.
İkincisi: Yehova'nin yarattığı insan.
Burada sözü edilen yaradılış bir imalattır. Yani Kaadir-i Mutlak Yaradan'ın yaratma fiili değil, yüksek seviyeli varlıkların mevcut maddeleri kullanarak ortaya çıkarttıkları bir imalat söz konusudur. Bu iki durumu birbirinden ayırmak gerekir.
'Elohimler,' Galaktik Uygarlıklar'ın senyörleridir. 'Yahve' de bu senyörlere dahil olan ve yeryüzündeki insanların gelişimiyle yakından ilgilenen vazifeli varlıklar grubunun başı ya da sözcüsü konumunda olan kozmik bir varlıktır. 'Elohim- ler'in meydana getirmiş olduğu insan tipi (Galaktik insan) ile, 'Yehova'nin meydana getirmiş olduğu, bizim devremiz insanı olmak üzere iki ayrı 'Adem' vardır. Biri bizim devremizin, diğeri eski devirlerin Ademi'dir.
Birinci Adam'le ikinci Adem arasındaki farkları Kutsal Kitaplar ince nüans farklarıyla ifade etmişlerdir. Dikkatlice incelenecek olursa bunlar ayırdedilebilir. Burada araştırmacıların dikkatinden kaçmaması gereken bir diğer husus da, İslam'ın Kutsal Kitabı Kur'an-ı Kerim'de, Galaktik Adem'den değil, doğrudan doğruya bizim devremizin Adem'inden bahsedilmiş olmasıdır. Fakat diğer Kutsal Kitaplar ayrıca yeryüzünde meydana gelmemiş olan, fakat bütün bir galaksi içerisinde kendisini temsil eden, gelişmiş bir Adem'den bahsederler. Ancak Kur'an-ı Kerim'de de bizim neslimizden öncesine ait başka nesillerin yeryüzünde bir zamanlar yaşadığı birçok ayette açıkça beliritilmiştir. işte onlardan sadece bir tanesi:
"Onlardan önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmediler mi? Onları, sizi yerleştirmediğimiz bir şekilde yeryüzüne yerleştirmiş, gökten bol yağmur yağdırmış, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Fakat onları günahlarından ötürü yok ettik ve ardından başka bir nesil yetiştirdik" (En'am Suresi: 6/6)
Görüldüğü gibi her ne kadar Galaktik Adem'den bahsedilmese de, Kur'an'da bizim neslimizin haricinde de nesillerin yeryüzünde yaşadığı ve dolaylı olarak başka Ademler'in de mevcut olduğu anlatılmaktadır.
Kaldığımız yerden devam edelim...
Altın Çağ'ın yaşandığı dönemlerde yeryüzünde Galaktik Irk'a mensup varlıklar bulunmaktaydı. Galaktik Irk'ın en son uzantıları olarak, Mu ve Atlantis Uygarlıklarını görmekteyiz. Kutsal Kitaplar'da sözü edilen büyük tufanla birlikte bu Galaktik Irk'm son temsilcileri de yeryüzünden silinmişler sadece çok küçük bir kısmı bizim kıtalarımıza göç ederek varlıklarını sürdürebilmişlerdir.
Ezoterizm'de bu varlıklara "Naakaller" adı verilir. Ezoterik kayıtlar Naakaller'in Tibet dolaylarında gizli bir yeraltı uygarlığı oluşturduğundan bahseder. Agarta adı verilen bu yeraltı uygarlığı günümüzde hala varlığını sürdürmektedir.
"Galaktik Irk"ın yeryüzünden kaybolmasından hemen önce, bizim devremizin başlangıcını teşkil edecek fizik bedenlere ihtiyaç vardı. Zaman bir hayli ilerlemiş ve insanlığın aşamalı aşağıya iniş sürecinin bir sonucu olarak,
"Demir Çağı"nın bedenleri imal edilmesi gerekiyordu. Bu tamamıyla bir laboratuar çalışmasını gerektiren, genetik biliminde uzmanlaşmış Galaktik İnsanlar'ın yapabileceği bir işti.
Tevrat'ta anlatılanlardan; Yehova ve grubunun, muhtelif gezegenlerde, her devreden sonra ruhi varlıkların gelişim süreçlerini sürdürebilmeleri için doğacakları biyolojik bedenleri imal ettiklerini anlıyoruz.
İşte bu noktada Tevrat'ta Yehova olarak isimlendirilen "uzaylı" varlıklar devreye girmiş ve bizim devremize ait ilk bedenleri imal etmişlerdir.
Bu sır tüm dinlerde ve tüm mitolojilerde üstü örtülerek anlatılmıştır. Mitolojik anlatımlarda geçen ilahların bir kısmı, sözünü etmeye çalıştığımız Galaktik Irk'a mensup ileri seviyeli insanların sembolüdür. "Ruhsal İdare Mekanizması"na bağlı olarak çalışan bu uzaylıların, dünya üzerinde ne kadar önemli bir fonksiyon gördükleri, dinlerin ve mitolojilerin tam anlamıyla açıklığa kavuşmasından sonra çok daha iyi anlaşılacaktır. Ancak günümüze kadar gelebilen Ezoterik kayıtlarda bunlarla ilgili son derece önemli bilgiler mevcuttur. Ne yazık ki yurdumuzda bu konuyla ilgili fazla bir araştırma yapılamamış ve kamuoyu bu konuda yeterince bilgilendirilememiştir.
Dini Öğretiler'de Adem'in meydana getirilişiyle ilgili bir başka ilginç ayrıntı daha verilir. İslam'ın Kitabı Kur'an-ı Kerim'de, Adem'in balçıktan yaratıldığı söylenir. Buna benzer ifadeler diğer dinlerde de vardır. Örneğin İbraniler'in Kutsal Kitabı Tevrat'ta Adem'in yerin tozundan yaratılmış olduğu anlatılır. Her iki ifade de birbiriyle aynıdır.
Balçıktan ya da yerin tozundan yaratılmak ne demektir? Burada kastedilmek istenen, doğrudan doğruya dünyasal bir molekül yapısıdır. Dünyaya ait moleküler yapının kullanılmış olmasıdır. Bu bizim devremizin Ademi'dir. Diğer Adem'in moleküler yapısı ise tamamen farklıydı. Dünya ya ait değil dünya dışına ait bir yapıdan oluşmuştu. Yani
Elohimler’in dünyasından....
Böylelikle değişen yeryüzü şartlarına en uygun Adem soyu meydana getirilmiş oluyordu... Demir Çağı'mn çocuklarının, bedenlerinin ilk örnekleri artık hazırdı... Galaktik Uygarlığın temsilcileri ise, geçmişin anıları arasında eriyip gitti... Ama izlerini ve hatıralalarım dünyada bırakarak...
Gizli Sırlar Öğretisi- Ergun Candan
Bu kitap, Akaşa Yayınlarından çıkan "Galaktik İnsan" kitabı mı?
YanıtlaSilHAyır bu kitap BİLGİ KİTABI dır.
SilHayır değil, Sınır Ötesi Yayınları - Gizli Sırlar Öğretisi - Ergun Candan'ın kitabından
YanıtlaSil''Yeryüzündeki ilk insanın, bir zamanlar iddia edildiği gibi tek hücreli canlılardan gelişe gelişe ortaya çıkmadığı artık bilimsel olarak anlaşılmış durumdadır.''
YanıtlaSilYazınızın başlarında bulunan bu ifadenin kaynağını belirtirseniz çok sevinirim.
teşekkürler
"kaynak: götüm" belli ki.. ne evrimmiş arkadaş ne dindarı kabul ediyor, ne uzaylıya tapanı. maymundan gelmiyoruz, (içerlediğiniz nokta bu muhtemelen) maymunla atamız ortak.. o da muhtemelen şempanzeye değil bir gorile daha çok benziyor, ruhunuzu bu biraz okşar belki.
SilGörüyorum ki siz her şeyi çözmüşsünüz, kim nereden gelmiş,neye benziyor, eh geriye pek bir şey kalmamış,bu zekanızla yapacak fazla bir şey bırakmamışsınız, geriye çekilinde biz cahiller debelenmeye devam edelim,farkındalık yolunda, bu arada, eleştirinin de bir dozu vardır, götünüzle gurur duyduğunuz belli size mutluluklar dilerim ,
SilBudizm tasavvuf kabala sonuçları = foton kuşağı tesla mesla uzay sirius Türkler karanlık boyut varlıkları vs.saçmalıklar...ŞİMDİYE KADAR NEREDELERDİ DİYE SORARLAR ADAMA :) BAŞLARIM ONLARIN DENEYİNE...BEN ARTIK AGNOSTİK DE DEĞİLİM ATEİSTİM ARKADAŞ...YA BİZE KANIT YA SİZE YANIT :)
SilAnadoluda bir söz vardır amiyane tabirle Götünle dağlar devirdin yav derler sende öyle yapmışsın Adsız kardeş::))Pardon seninle kardeş değildik demi sen maymunun yavrususun biz Ademin.
SilGizli Sırlar Öğretisi- Ergun Candan
Silbaşarılı
YanıtlaSilbu kadarcikmi yazinin gerisi yokmu
YanıtlaSilburaya kadar bilgi verilmiş, bende hepsini yazdım,daha sonra başka bir konuya geçilmiş kitapta
SilBu tarz saçmalıkları ancak böyle kıyıda köşedeki sitelerde okur insanlar zaten. Bilim camiası sizin bu "mükemmel" "dizayn edilmiş/yaratılmış" insan masalını reddediyor. İndirgenemez karmaşıklık kuramını ortaya atan adam bile geri çekti, çünkü evrim sapasağlam kanıtları olan ve tamamen teknik bir durumdan ötürü teori diye geçen bir gerçek. Bizler primat soyuyuz ve tüm bitki ve hayvanlar aleminin sahip olduğu ortak şey DNA gösteriyor ki kabaca; hepimiz aynı atadan geldik. Yeryüzündeki varoluş böylesi zaten muhteşem ve etkileyiciyken uçuk bir şekilde tamamen desteksiz boş laflarla uzaylı yaratıcıları aramak çok çocukça. Biraz bilim kitapları okuyun, temel biyolojiden başlayın mesela.
YanıtlaSilEvrim? Evet, evrim kuramı doğrudur.. Buradaki tek sorun insan uygarlığının başladığı son 10000 yılın evrim gerçeklerine uymamasıdır.. Primatlardan milyonlarca yılda evrilen insanların birden bire süper akıllı olması, inanılmaz bilim ve teknolojik başarılara kavuşması bu kadar kısa süre içinde olanaksızdır..
SilEvrime inanıyor olsaydık bunun devamıda olmazmıydı son binlerce yıldır tek degisen beyinmi olurdu
SilAyrıca mutasyonu evrimle nitelendirmemek gerekli
Bizler geçmişimiz deki bilgilere dayanacak olursak insan olup tekrar basamı dönmüş oluyoruz
Bizler evreni arastırmakla mukellefiz merak insanoğlu nu günümüz koşullarına getirmiştir
Ve bundan sonraki yasanacaklars taşıyacaktır...
Gizli Sırlar Öğretisi- Ergun Candan
SilÖncelikle uslubun hiç hoş değil, burada yazılanları paylaşmasan bile insanların emeklerine saygı duymayı öğrenmelisin !
YanıtlaSilSenin kıyıda köşede kalmış dediğin bloğu sen bulabilmişsin, senin gibi 62,091 kişi bulabilmiş bu insanların hepsi saygıyı hak ediyor..
Bizler hangi kitapları okuyacağımızı biliriz sen bizim için endişelenme lütfen , ayrıca adın bilge kişi ama görüyorumki farklı düşüncelere saygı duymayı bile bilmiyorsun
Tekrar söylüyorum burada yazılanların tek cümlesi bile sana uymayabilir, hatta okuduktan sonra kahkahalarla gülebilirsin , ardından kendi düşüncelerinide yazabilirsin ama saygıyla önce kendine sonrada bizlere saygı duyarak yapmalısın bunu..
Ben yinede yazılanları okuduğun ve düşüncelerini paylaştığın için içtenlikle teşekkür ederim,
Kuantum bilimselliğinin yayıldığı bu zamanda bencede önemli olan üsluptur. :)
SilAslında biz insanoğlu cami avlusuna bırakılmış savunmasız bebekleriz ve hala anne ve babamızı arıyoruz.
YanıtlaSilİtiraf etmesi zor, ama agnostiğim ben. Bilinemezci olduğum için, cehaletimi de peşinen kabul etmiş oluyorum.
YanıtlaSilAgnostik( bilinemezci ) olmak, cehaletini peşinen kabul etmiş olmak demektir.
YanıtlaSilO kadar kitap okuduktan sonra bu noktaya gelmiş olmam hem ironik hem de trajik.
ÇÜNKÜ SENDE HİÇBİR ŞEY BİLMİYORSUN...İŞİNE GELMİYOR BU YEDİREMİYORSUN...
Silne diyeyim ben size. nir insan gözünün neyüni indirgeyebilirsiniz. tek birşeyi olmasa görmeyecek. kim demiş indirgenemez karışıklık geri çekildi diye. karaciğere bakın mesala. en küçük yapısal bozukluk ya da eksiklik tüm canlı sistemini etkilerken kendisi karaciğer olmaktan çıkıyor. evrim ya da tesadüfler gibi süreçlerde niçin bir saati ya da en küçük bir makine düzeni oluşturmadı? ki en basit bir canlı hücresinin yanında çooookkkk basitler. nasıl inanırsınız evrim saçmalığına. galaktik insan diye özel bir tür olduğunu düşünmüyorum. daha öncede yine Allah tarafından başka ademlerin ve cin gibi türlerin yaratıldığına inanıyorum. olsa olsa biz son devir ademin çocuklarıyız. yaratıcı kendisine lortak aramaz. dilediği gibi yaratır.
YanıtlaSilYazıda anlatılanlara başka açıdan bakıldığında, matrix filminin konusu oluyor. Siyahlı adamlar da yahve.. ilginç..
YanıtlaSilNot: Hiç kimse, yazılan her konuya katılmak zorunda değil. Ama hakaret iyi bir şey mi? İşine gelmeyen, yazıları saçma bulan okumaz olur biter. Burada yazılanlar ders kitabı değil ki, illa okunmak zorunda olunan. "Dünya da böyle düşünenler de varmış" dersiniz olur biter
Yazıda anlatılanlara başka açıdan bakıldığında, matrix filminin konusu oluyor. Siyahlı adamlar da yahve.. ilginç..
YanıtlaSilNot: Hiç kimse, yazılan her konuya katılmak zorunda değil. Ama hakaret iyi bir şey mi? İşine gelmeyen, yazıları saçma bulan okumaz olur biter. Burada yazılanlar ders kitabı değil ki, illa okunmak zorunda olunan. "Dünya da böyle düşünenler de varmış" dersiniz olur biter