RA grubu ile soru cevap
Soru: Piramitlerin inşa edilmesinden siz mi sorumlu idiniz ve piramitlerin amacı ne idi?
RA: Büyük piramitler, bizim
Bir'in güçlerini kullanabilmemiz
sayesinde inşa edildiler. Taşlar canlıdır.
Ama sizin uygarlığınızın
insanları bu gerçeği anlayamamışlardır.
Piramitlerin
iki amacı vardı:
Birincisi;
Arınmak ve Bir'in Yasası'na kanal oluşturmak
isteyenler için uygun inisiyasyon merkezleri
meydana getirmek.
İkincisi;
Biz bundan sonraki adımda inisiyeleri yardım etmek istedikleri insanları ve gezegenin kendisini tedavi etmeye yöneltmek istiyorduk. Kristalle yüklenmiş piramitler ve inisiyeler, gelen Tek Yaratılış'ın enerjisiyle gezegensel akıl/beden/ruh'un çok yönlü çarpıklığını dengelemek üzere tasarlanmışlardı.
Bu arada, Konfederasyon üyesi diğer kardeşlerimiz de Dünya'nın dört bir yanında (Dünya'nın çevresinde bir halka oluşturacak şekilde) kristal taşıyan başka yapılar inşa etmişlerdi. Böylece, onların da katkılarıyla çalışmamıza devam edebildik.
SORU: Geçen celsede, bu celsede sormak için sakladığımız
iki soru vardı; biri Giza'daki Büyük
Piramit'in tepesinde bulunan
taş kapakla ilgili, diğeri de sizin
piramitleri meydana getiren ağır blokları nasıl oynattığınızla ilgili. Bu
soruların Bir'in Yasası açısından önemli olmadıklarını biliyorum ama -eğer
hatalıysam lütfen beni düzeltin ve gerekli öneriyi yapın- ben bu soruların,
sonunda bir kitapta toplanacak bu
bilgileri okuyacaklar için kolay bir başlangıç ve giriş oluşturacakları
bilgileri okuyacaklar için kolay bir başlangıç ve giriş oluşturacakları
sonucuna vardım.
RA: Büyük Piramit adı verilen piramidin iki tane taş kapağı
vardı. Bir tanesini biz tasarlamıştık ve
"granit" adını verdiğiniz
malzemeden yapılmıştı. Bunun yapılmasının
nedeni
kristal özellikleri taşıması ve
atmosferinizin doğru bir biçimde
akması için, sizin deyiminizle bir
"baca" görevi yapmasıydı.
Biz sizin yoğunluk katınızı terk ettiğimiz sırada
orijinali
kaldırılmış ve yerine, kısmen altından yapılmış
bir kapak
konmuştu. Bu, piramidin özelliklerini hiçbir şekilde
değiştirmedi;
bu, yapıyı hükümdarlara ait bir yer olarak
kullanmak
isteyenlerin isteklerinden doğan bir saptırmaydı
yalnızca.
Bu sorunuzun üzerinde daha fazla durulmasını
istiyor
musunuz?
SORU: Baca sözcüğü ile neyi kastettiniz? Bunun özel amacı
neydi?
RA: Atmosferinizin doğru bir akımı vardır ki bu az da olsa
söz konusu yapının havasını tazeler. Bunu sağlamak
için,
hava akımı kanalları yapılmıştı. O şekilde
yerleştirilmişlerdi
ki hava tazelenirken cereyan olmuyor, tozu
dumana katmıyordu.
SORU: Peki taş bloklar nasıl yerlerinden oynatılmışlardı?
RA: Yaratılmış her şeyin yapısında bulunan faaliyeti
gözünüzde
canlandırmalısınız. Bu içsel enerji, sonlu
olmakla birlikte,
insanların idrak/sapmalarının anlayabileceğine
kıyasla çok büyüktür. Bu, insanlarınızın da çok iyi bildikleri ama üzerinde
çok az düşündükleri bir gerçektir.
Bu enerji akıllıdır. Hiyerarşiktir (Nasıl sıra
takip edileceğini
bilir). Nasıl sizin akıl/beden/ruh bileşiminiz
hiyerarşi
sırasına göre araçlara (bedenlere) yerleşiyor
ve böylece içinde
bulunduğu ve zekâ ya da denge düzeyleri
giderek yükselen
bu bedenlerin şeklini ya da enerji alanını ve
zekâsını aynen
alıyorsa, kaya gibi malzemelerin her bir
atomu da aynı
yolu izler.
Eğer bu zekâ ile konuşabiliyorsanız,
kaya/bedene ait bu sınırlı fiziksel ya da kimyasal enerji, daha uyumlu
bedenlerdeyerleşmiş bulunan sonsuz enerjiyle temasa geçer.Bu bağlantı kurulduğunda
artık isteğinizi bildirebilirsiniz.Kaya-olma-durumu'nun (bu sınırsızlığın)
zekâsı, kendi
maddesel aracı ile (içinde bulunduğu fiziksel
biçim ile) iletişim
kurar ve istenilen parçalanma ve hareket,
kaya-olmadurumunun
enerji alanının, sonluluktan, bizim sonsuzluk
dediğimiz bir boyuta doğru yer değiştirmesiyle elde edilir.
Bu yolla, istenen şey, canlı kayada bulunan
Yaratan'ın sonsuz idrakinin işbirliği ile elde edilmiş olur. Bu birçok şeyin yapılabilmesini
sağlayan bir mekanizmadır ve sizin şu anda, "uzaktan harekete geçirme
olgusu" üzerinde yapabileceğiniz mevcut inceleme olanaklarınızla anlaşılabilecek
bir konu değildir.
SORU: Bu bana, benzer bir
deyimi hatırlattı; eğer dağları
devirebileceğinize inanırsanız, dağlar devrilir.
(İman dağları
devirir.) Bu aşağı yukarı sizin söylediğinizle
aynı şeyi söylüyor.
Yani eğer Bir'in Yasası'nı hakkıyla
biliyorsanız, bunları
yapabilirsiniz. Doğru mu?
RA: İman ile sonsuz zekâ arasındaki uyumla ilgili
düşünceniz
kesinlikle doğrudur. Ancak, bir tanesi ruhsal
bir terimdir; öteki ise her şeyi ölçü ve tartıya vurmak isteyenlerin kavramsal
sistemleri için belki daha kabul edilebilir bir terimdir.
SORU: O halde eğer bir insan,
Bir'in Yasası konusunda bütünüyle
bilgi sahibiyse ve bu yasaya uyarak yaşıyorsa,
piramitler inşa etmek gibi şeyleri sırf zihinsel güçle gerçekleştirmesi olağan
sayılır. Böyle mi anlamam gerekiyor?
RA: Bir noktada yanılıyorsunuz. Bir'in Yasası'na
uygun olarak elde edilebilecek bireysel güç ile, Bir'in Yasası'mn, birleşmiş akıl/beden/ruhlar
(ya da bir toplumsal bellek bileşimi) tarafından idraki arasında fark vardır.
İlkini ele alırsak, bütün kusurlardan arınmış
olan bir birey dağları devirebilir. Kütlenin birlik idrakinde ise her bireyin kabul
edilebilir oranda sapmaları olması halinde bile, kütle zihni yine de dağlan
devirebilir. Tekâmül, sizin şimdi peşinde olduğunuz idrak düzeyinden sevgi
yasalarının yönettiği ve ışık yasalarını arayan bir idrak düzeyine doğrudur.
Işık Yasası'yla titreşenler, Bir'in Yasası'nı
ararlar. Bir'in Yasasıyla
titreşenler ise Sonsuzluk Yasası'na erişmeye
çalışırlar.
Bireysel benliğin var olan her şeyle birleşip
bu birlik içinde erimesinden sonra ne olduğunu söyleyemeyiz; çünkü biz hâlâ
Ra'yız ve var olan her şey olmayı arıyoruz. Böylece yolumuz ileriye doğru
gitmektedir.
gücüyle mi inşa edildiler?
RA: Bizim düşündüğümüz/inşa ettiğimiz piramitler
toplumsal
bellek bileşimimiz tarafından oluşturulan düşünce-
formlarıyla inşa edilmişlerdir.
SORU: O halde kayalar
bulundukları yerde meydana getirildiler,
başka yerden oraya taşınmadılar, doğru mu?
RA: Sizin deyiminizle Büyük Piramit'i biz ölümsüz
kayadan
yaptık. Diğer piramitler ise bir yerden diğerine
götürülen kayalardan
yapıldılar.
SORU: Ölümsüz kaya nedir?
RA: Eğer düşünce-formları kavramını
anlayabiliyorsanız
şunu da anlarsınız: Düşünce-formunun sapması
(biçimi) kayadaki
malzemelerin meydana getirdiği enerji
alanlannınkine
göre çok daha düzgündür. Zira kayalar da,
yine düşünceformları
vasıtasıyla, düşüncenin sonlu enerjiye dönüştürülmesi
ve bunun, düşünce-formunun bu sapma
(illüzyon) düzeyinde
yansıtılması yoluyla meydana getirilmişlerdir.
Size daha yararlı olacak şekilde yanıt
verebilir miyim?
SORU: Aslında hiç önemli değil
ama, piramidin bir kerede
oluşturulmuş tek bir form olarak değil de
birçok bloğu bir
araya getirerek inşa edilmesinin nedenini
merak ediyordum.
RA: Bizim Bir'in Yasası'nın en önemli sapmalarından
biri olduğuna
inandığımız bir yasa var. Bu da Karışıklık
Yasası-
'dır. Siz buna Özgür İrade Yasası dersiniz.
Biz bir şifa makinesi
ya da en yüksek derecede etkili olacak bir
zaman/uzay
orantısı kompleksi yapmak istemiştik. Ama
bunun gizemini
öğrenmeye çalışanlar tarafından, mucizevi bir
piramitin yaratıcısı
sıfatıyla bize tapınılmasını istemedik. Bunun
için de
düşünceyle yapılmış gibi değil de maddesel
olarak inşa edilmiş
gibi görünürler.
SORU: O halde Büyük
Piramit'ten söz ettiğinizde, esas olarak
bir şifa makinesinden söz ediyorsunuz; ayrıca
onun bir
inisiyasyon yeri olduğunu da söylediniz.
Bunların ikisi bir ve
aynı kavram mıdır?
RA: Şifayı doğru olarak kullanabilmek, Sonsuz
Yaratan'ın
sevgi/ışığının içinden akabileceği arınmış ve
ona adanmış bir
kanal ya da enerji kaynağının varlığını
gerektirir. Bunun
için de aklı, bedeni ve ruhu Yaratan'ın
hizmetine hazırlamak
için inisiyasyon yöntemi gerekmiştir. İkisi
bir bütündür.
SORU: Piramitin biçimi
inisiyasyon sürecinde bir rol oynar
mı?
RA: Başlangıç olarak şunları söyleyebiliriz: İnisiyasyon
süreci
içinde piramidin iki ana işlevi vardır.
Bir
tanesi bedenle ilgilidir. Bedenin inisiye edilebilmesi için önce zihnin inisiye
edilmesi gerekir. Aklın gerçek kimliğini oluşturan karakter
ve kişilik keşfedildikten sonra sıra, bedeni
her yönüyle tanımaya gelir. Böylece bedenin çeşitli fonksiyonlarının anlaşılması
ve onlardan sıyrılarak kontrol altında tutulabilmeleri mümkün olur.
Şu halde piramidin ilk kullanımı, duyusal
girdileri gidermek amacıyla yapılır; yani, beden bu suretle bir anlamda ölür ve
başka bir yaşam başlar.
Don Elkins ile RA hakkında
Araştırma grubumuz, "Ra" denen
dünyadışı bir ırkla iletişim kurmak için benim "ayarlanmış trans
telepatisi" adını vermeyi tercih ettiğim bir yöntemi kullanmaktadır. Ra
tarafından da tercih edildiği için İngilizce'yi kullanmaktayız. Aslına
bakarsanız, Ra benden daha iyi İngilizce
biliyor!
Ra, bundan yaklaşık 11.000 yıl önce, dünyalıların
zihinsel gelişimine yardım etmek amacıyla, bir çeşit dünyadışı misyonerler
olarak dünyaya indi. Bu amacına erişemeyen Ra yeryüzünden çekildi, fakat bu
gezegendeki faaliyetleri yakından izlemeye devam etti.
Bu nedenle Ra, dünyamızın tarihi, konuşulan
diller v.s. konusunda çok bilgilidir.
Ra'nın nasıl bir şey olduğunu, yani onun doğasını
anlamak çok güçtür. Ra, altıncı yoğunluk derecesinde bulunan bir toplumsal
bellek bileşimidir.
Şu anda dünya, tekâmül aşamasında, üçüncü yoğunluk
derecesinin sonlarına yakın bir yerde bulunduğuna göre, Ra bizden üç tekâmül
devresi daha önde demektir. Başka bir deyişle, Ra'nın şu andaki durumu, dünyalılara
göre milyonlarca yıl ilerideki bir aşamadır. Bundan 11.000 yıl önce Ra'nın
insanoğlu ile iletişim kurmakta zorlanmasına şaşmamak gerek. Şu andaki
"aydınlanmış" durumumuzda bile aynı sorun varlığını sürdürmekte
RA BİLGİLERİ AKAŞA YAYINLLARI 1. KİTAP Don Elkins
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder